YENİLİKÇİ ÜRÜNLERİN ESTİRDİĞİ KASIRGA!


Son yıllarda yaşanan küresel ekonomik dalgalanmalar, kârlarda azalma ve yüksek rekabete yol açarak dünyayı ‘sıfır kâr’ noktasına getirmiş durumda.

Fortune 500 listesine göre son 15 yılda listedeki şirketlerin yüzde 52’si kayboluyor. Ayrıca, 1955’te, bu listedeki şirketlerin ömürleri ortalama 61 yılken, 2017’te ortalama ömürleri 15 yıla düşmüş durumda. Yani, yeniye uyum sağlayamayan ortadan kalkıyor. Uzun yıllar aynı işi yapan firmalar açısından dahi yeniye adaptasyon, hayati konuların başında geliyor.

Ülkemizde de durum çok farklı değil; istatistikler, firmaların ayakta kalmakta gittikçe zorlandığını gösteriyor. Verilere göre ilk beş yılda 100 firmanın 80’i kapatıyor. İkinci beş yılda kalan 20 firmanın 15 tanesi daha kapatırken üçüncü beş yılda ise elimizde kala kala, birkaç tane firma kalıyor. Eski nesil işlerde açma oranı %10’lara kadar düşerken kapatma oranlarında ise ciddi artış var. Buna karşılık yeni nesil işlerde açma oranları % 80’leri bulmuş durumda. Kapatma oranları ise çok düşük; şimdilik… Çünkü yeni nesil işlerde de ciddi rekabet var ve ayakta kalmak da o kadar kolay değil.

Bu tabloda asıl üzerinde durulması gereken, eski nesil işlerin yavaş yavaş tedavülden kalkıyor olması; çünkü işletmelerimizin büyük kısmı eski nesil işlerde bulunuyor.

Ayrıca ikinci ve üçüncü nesle geçişte de büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Yeni neslin daha dayanıksız olduğundan mıdır, yoksa internetin çoktan seçmeli bir dünyanın kapılarını müşterilere aralamasından mıdır bilinmez, artık firmaları sürdürülebilir kılmak, tabiri caizse deveye hendek atlatmaktan çok daha zor bir iş hâline geldi. Güçlü firmaların azalmasının, ‘zayıf piyasa’ların ortaya çıkmasına ve küresel rakipler karşısında aciz kalmamıza yol açtığı kesin...

 

Batmalar Neden Artıyor?

 

 

  • Geleceğin ‘belirsizlik’ içeren karakteri, firmaların kimyasını altüst etmektedir. Bizim bu sürece ‘kafa’ olarak adapte olmamız biraz zaman alacak gibi gözüküyor. Buna karşın her geçen saniye ise bizi çöküşe bir adım daha yaklaştırıyor.

 

  • Küresel savrulmaların bozduğu dengeler, her yerde olduğu gibi bizde de patolojik sonuçlar ortaya çıkarmaya başladı: bozulan dengenin karakterini kavrayamayan firmalar, küçülme ve içe kapanmaya başvururken bu, rekabette şansını tamamen kaybetmesiyle sonuçlanıyor.

 

 

  • Teknolojik ve sosyal alanda meydana gelen ‘travmatik değişimler,’ uyum sağlama maliyetlerini de beraberinde getirirken uyum sağlayamayanları da hızlı şekilde elimine ediyor.

 

 

  • Güçlü ülkelerin piyasaları ‘tek silah’ gibi kendi içinde daha örgütlü hareket ederken, ortak silikon vadileri kurup, üniversitelerle sıkı şekilde birlikte olurken bizim piyasalarımızın dağınıklığı bizi daha da zayıf kılıyor.

 

 

  • İnternetin etkisi ise hepsinden daha fazla ve derin olmuştur. Sanal dünyanın benzersiz alternatifleri keşfetmeye imkân sunması, müşterinin sürekli sorgulamasını beraberinde getirmiştir. Dolayısıyla müşteri ile firmalar arasında bambaşka etkileşimler bizleri beklemektedir.

 

  • Müşterinin firmalara aidiyet duyacağı bir vasattan gittikçe uzaklaşılmaktadır. Bağlılık yaratmayan müşteri ve firma ilişkisi artık eskisi kadar kutsal (vazgeçilmez) değildir.  Bu durum sürekli rakip firmalarda avantaj arayan kaygan, pragmatist müşterilerin sayısında patlamaya sebep olmuştur.

 

  • Değişen müşteri davranışları ve müşterinin firmaya olan sadakatinin düşmesi, firmalarımızın kafasını allak bullak etmektedir. Çünkü firmalarımızın kafası -üzücü ama- hala otuz sene öncesinin ‘müşteri ilişkilerinde’ takılı kalmış durumdadır.

 

  •  ‘Z’ neslinin müşteri olmasıyla birlikte bambaşka değişkenlerin devreye gireceği bilinmektedir. ‘Z’ neslinin özgürlükçü ve sürekli değişim isteyen yapısı, piyasa dinamiğine yeni kalıplar getirecek ve uyum sağlamayanları da baypas edecektir.

 

  • Durum böyleyken hala eski yöntemlerle satmaya çalışmak ‘imkânsızı istemekle’ eş anlamlıdır…

 

  • Sermaye güç olmaktan çıkalı beri, bizimde piyasalara hükmetme gücümüz yokuş aşağı freni patlamış yüklü kamyon misaline dönüşüverdi. Durum böyleyken her batma, kendiyle beraber birçok firmanın da batmasını kolaylaştırıcı bir etki oluşturuyor.

 

Yeni Nesil Ürünlerin Gücü

Küreselleşme zokasını yutmanın üzerinden yirmi yıldan daha fazla zaman geçmişken, küreselleşmenin firmalarımız için anlamı büyük rekabetin altında inim inim inlemek oldu. Kaldı ki bu yüksek rekabetle nasıl baş edileceği meselesi de can alıcı önemini hala korumaktadır.

Bu yüksek rekabette ar-ge bütçelerinin artmasıyla birlikte yenilikçi ürünlerin sektörlerde estirdiği kasırgalarda işin cabasıdır. Bizim gibi kârlarının çok düşük olan ülkelerin kârı kadar ilerlemiş ülkelerin ar-ge paylarının olması işi daha da zora sokan başka bir etmendir. Bu nedenle ar-ge bütçelerini arttıramayacak olan firmalar, orta vadede batma riskiyle karşı karşıyadır.

Çözüm olarak:

  • Batmalardaki artış konusuna çok daha ciddi önlemler alınması gerekmektedir. İşletmelerin yaşadığı sorunlara piyasa aktörleri, akil kişiler ve ilgili katmanlarının bir araya gelmesiyle kalıcı çözümler aranması gerekmektedir.
  • Firmaları ayakta tutmak millî bir görev olduğu için başarılı olan firmalara ilave haklar ve yatırım avantajları tanınmalıdır.

 

  • Rekabette zorlanan firmalara bu zorlukları aşmaları için seçenekler sunulmalı ve ortaklıkların kolaylaştırıldığı formüller üzerinde çalışılmalıdır.

 

  • Firmaların ar-ge ve inovasyon süreçlerini destekleyecek ilave enstrümanlar geliştirilmelidir.

 

  • Önerim odur ki on yılı geçen firmalara çeşitli vergi avantajları sağlanmalı ve yenileşme süreçlerine destek olunmalıdır. Bu geleceğimiz adına atılacak önemli bir adım olacaktır.