Bir ülkede inovasyonun serpilmesi için örnek modellere ihtiyaç var. Güney Kore ve Singapur, inovasyon yapan firmaları billboardlarda kamu spotu gibi ilan ederken hem onları onore ediyor hem de diğer firmalara örnek olmasını sağlıyor. Bu, aynı zamanda inovasyonda toplumsal motivasyonun da kaynağını oluşturuyor.
Bize de örnek olması açısından farklı sektör ve konularda yaşamın içinden, küçük ama etkili inovasyon örneklerini sizlerle paylaşmak istiyoruz.
PAZARLAMADAKİ GİZEM
Kahramanımız, plastik enjeksiyon işi yapacak olan inovatif bir girişimci… Girişimcimiz önce dükkanını tutup, makinaları yerleştirip açılışını yapar. Daha bir hafta geçmiştir ki, teklif almak için müşteriler aramaya başlar. Arayan her müşteriye, “İşin yapılması ve fiyat noktasında sıkıntı yok.
Tek problem işi ancak 4 ay sonra teslim edebiliriz” cevabını verir. Müşteriler şaşkın ve söylene söylene telefonu kapatır.
Aslında işin gerçeği şu ki, girişimcimizin elinde yapacak işi hiç yoktur… İşin sırrı, pazarlamadaki ‘gizem’ unsurunda saklı. Bizim esnafımızın bu tip hikayelere bayıldığını, hatta üzerine katarak anlatacağını da unutmayalım.
Velhasıl, bizim uyanık girişimcimiz, küçük olan enjeksiyon piyasasında ağızdan ağıza pazarlama dinamolarını çalıştırır ve sektörde kısa sürede bilinen bir marka olmayı başarır. İki yıl geçmeden firmayı dörde katlamış olmak, ancak böyle inovatif zekayla mümkün olabilir…
İŞ İLİŞKİLERİNDE GÜVEN
İkinci inovasyon hikayemizin aktörlerinden biri, değerli taşları üstün sanat becerisiyle işleyen Kapalıçarşı’da bir kuyumcu… 35 yıldır pırlanta ve elmas işleme konusunda işini ‘iyi’ yapan bir firma olarak bilinir…
Bir gün, İzmir’den yeni bir müşteri arar ve “Bize şu özelliklerde bir pırlanta yapar mısınız?” der. Bizim taşçı, “Evet, yaparız” cevabını gün içinde müşteriye bildirir.
İşi yaptıracak olan firma, yüzde 25’i nakit olarak gönderecek ve iş tesliminde de kalanını nakit olarak hesaba yatıracaktır. Bu şekilde anlaşmaya varılır. Bir gün sonra ön ödeme hesaba biraz fazla olarak gelir. Patron, “Bir yanlış anlama oldu galiba, fazla göndermişler. Yüzde 25 yerine yüzde 45 gelmiş; arayıp iade edin” der. Ararlar… İzmirli firmanın cevabı şaşırtıcıdır: “Hayır, biz özellikle fazla gönderdik. Fazla miktar caride kalsın, sonra mutabıklaşırız.”
Bu sefer de şaşkınlık sırası kuyumcudadır ve ustalarını uyarır: “Bu firma, bırakın ödemeyi geciktirmeyi, baştan fazla ödeme yaparak bize ayrıca güven veren bir davranışta bulundu. Bu müşteriyi kazanmak ve sürekli iş yapmak için işi hem daha özenle yapalım hem de azami titiz olalım.”
İki firma yaklaşık 5 yıldır çalışıyor. Ve hâlâ her seferinde ödeme fazla gelirken işi de her zamanki gibi öncelikli ve daha incelikli yapılıyor.
MÜŞTERİ İLİŞKİLERİNDE FARK ATTI
Hizmet sektöründe inovasyonların sonu gelmiyor. Bu seferki inovasyonumuz bir banka şubesinden. İstanbul’da bir bankanın genel merkezine şubelerinden biriyle ilgili sürekli teşekkür mesajları gelir. Mesajların ana teması, bankada çalışan bir güvenlik görevlisiyle ilgili ardı arkası kesilmeyen iltifatlar. Genel merkez bu durum karşısında şaşkınlığını inkâr edemez ama ne olduğunu daha iyi anlamak için de şubeye bir inceleme ekibi gönderir.
Meşhur güvenlik görevlisinin neden iltifat aldığına gelince… Bankada yeni işe başlayan güvenlik görevlisi kendini geliştirmek için akşamları bir kursa giderek hafıza teknikleri eğitimi alır. Dolayısıyla bankaya gelen herkesin isim ve özelliklerini tek tek hafızasında tuttuğu için bir süre sonra her gelenin dikkatini çeker.
İnceleme ekibi incelemesini yapar ve genel müdüre bir rapor sunulur. Güvenlik görevlisi, şimdi insan kaynaklarından sorumlu genel müdür yardımcısı olarak görev yapıyor. Kurallara göre üniversite mezunu olması gerektiğinden açık öğretime gitmesi istenir ve o eksiklik de zaman içinde telafi edilir.
ÖRNEK OLUŞTURMAK ELİMİZDE
Bizim piyasalarımızda kimse kimseye pek güvenmez. Hangi meslekten olursa olsun işini iyi yapan insan sayısı çok az. Küçük ama farkındalık oluşturacak inovatif hareketlerle bu süreci tersine dönüştürmek ve iyi örnekler oluşturmak elimizde. Her işte ve her konuda farkındalık oluşturmak mümkün, yeter ki kafa yoralım…